Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen kabine değişikliği ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda da bayrak değişimi yaşandı. Jülide Sarıeroğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini Mehmet Müezzinoğlu’ndan devraldı.
Sarıeroğlu, İmren Aykut’tan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci kadın çalışma bakanı. Tıpkı İmren Aykut gibi Sarıeroğlu da sendikal kökenli. Sendika uzmanlığı ve sendika yöneticiliği yapmış. Üstelik de lisans eğitimi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nden, sosyal politika kökenli. Yeni bakanın özgeçmişinde; çalışan kadınlar, çocuk hakları ve sosyal diyalog konusunda çalışmalar yaptığı ve bu konularda ortak kitapları mevcut.
Yeni bakanın sendikal ve çalışma ekonomisi kökenli olması avantaj. Çalışma dünyasının ve sendikaların sorunlarının içinden geliyor. Umarız bu müktesebatına uygun davranır.
Yeni Bakan Sarıeroğlu’nu; işçiyi, memuru, esnafı, emekliyi ilgilendiren önemli kararlar bekliyor. Önümüzdeki günlerde milyonları ilgilendiren düzenlemelere imza atacak.
İşte Sarıeroğlu’nun önünde çözüm bekleyen dosyalardan bazıları şunlar:
TOPLU SÖZLEŞME: 1 Ağustos’ta başlayacak toplu sözleşme maratonunda memurların ve memur emeklilerinin 2018 ve 2019 yıllarında mali ve sosyal haklarında yapılacak iyileştirmeler belirlenecek.
Emeklilerin aile yardımı, 4C’lilerin ve üniversite mezunu işçilerin kadro talebi gibi çok sayıda istek de karara bağlanacak. Bakan Sarıeroğlu bu görüşmelere başkanlık edip sendikalar ile görüşmeleri yürütecek.
Yaklaşık 2 milyon emekli ve 3 milyon memurun gözü kulağı bu gelişmelerde olacak.
KIDEM TAZMİNATI FONU: 20 milyondan fazla çalışanı ilgilendiren kıdem tazminatı fonu ile ilgili çalışmalarda önemli bir aşama kaydedildi. Sosyal tarafların görüşleri hükümete iletildi ve karar verilmesi bekleniyor.
Bu konuda yasal düzenleme yapılıp yapılmaması için bir yol haritası çizilecek. Fon herkesin kıdem tazminatını alabilmesi esasına dayanıyor.
4 hükümet 5 çalışma bakanı eskiten kıdem tazminatı fonu Bakan Sarıeroğlu’nun önümüzdeki dönemde en önemli gündem maddelerinden biri olacak.
Ya tamam ya devam kararı çıkacak…
ÇALIŞAN ANNELERE EMEKLİLİK: Doğum borçlanmasının sigorta başlangıcından önceye alınması,erkek sigortalıya tanınan hakkın kadınlara da tanınması uzun süredir beklenen bir haber. Ev kadınlarına da borçlanarak emekli olmanın yolunu açacak düzenleme ise halen mecliste…
KAMU PERSONEL REFORMU: 657 sayılı yasa konusu yine çözüm bekleyen dosyalar arasında. Kamu çalışanlarının arasındaki ayrımların kalkacağı, verimin ve üretkenliğin esas alındığı, iş yapmasa da nasıl olsa devlet memuruyum zihniyetinin sona erdirileceği bir sistemin acilen kurulması gerekiyor. Bu hem iş barışı hem de ülke güvenliği açısından en önemli başlıklar arasında.
TAŞERONA KADRO: Ahmet Davutoğlu döneminde müjdelenen ancak hala adınları atılmayan bu konu da çözüm bekliyor. Kamuda görevli yaklaşık 7209 bin taşeron kadro çalışmalarının bitmesini bekliyor.
STAJ MAĞDURLARI: Staj başlangıçları sigorta başlangıcı sayılmayan yaklaşık 3 milyon kişi borçlanma imkânıyla bile olsa bu hakkın verilmesini bekliyor.
MEMUR ANNELERE YARIM MESAİ: Yasa çıkmasına rağmen memur annelerin kısmi çalışmasıyla ilgili yönetmelik henüz devreye girmedi. Bu yönetmelik Bakanlar Kurulu’na gelmişti.
Memur anneler yönetmeliğe atılacak imzayı bekliyor.
SAĞLIK ÇALIŞANINA EMEKLİLİK: Sağlık çalışanlarına getirilen yıpranma hakkı ile erken emeklilik düzenlemesi de bu dönemde hayata geçirilmesi beklenen konulardan.
İSTİHDAM SEFERBERLİĞİ VE EYLEM PLANI: Çalışma Bakanlığı’nın bu yeni dönemde en önemli gündem maddelerinden birisini de istihdam seferberliği oluşturacak. Yaklaşık 1.5 milyon artı istihdamın yıl sonunda 2 milyona ulaşması ve işsizliğin tek haneli rakamlara düşürülmesi bekleniyor.
BAĞ-KUR’LU ESNAFA SAĞLIK HİZMETİ: Bağ-Kur’lu esnafın borcu olduğu için sağlık hizmeti alamaması da önümüzdeki dönemin gündem maddeleri arasında. Bu konuda bir çalışma başlatılmıştı. Mağduriyetin giderilmesi noktasında bu konu da çözüm bekliyor.
E bir de emeklilikte yaşa takılan milyonlar var. Her seçimde her bakan değişiminde umutla bekleyen…
Bekleyip göreceğiz kadının gücü yasaları yenecek mi?