22. Hukuk Dairesi 2017/35056 E. , 2017/14053 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için tebligat gideri verilmediğinden duruşma isteğinin reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili davacının davalı şirkete ait işyerinde çalışmakta iken iş sözleşmesinin haklı neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınması isteğinde bulunmuştur.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, ihbar ve kıdem tazminatının ödeneceğinin bildirilmesine rağmen davacının almadığını, yıllık ücretli izinlerini kullandığını, diğer alacaklarının ödendiğini, ayrıca alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan ilk yargılamada davanın kabulüne karar verilmiş, kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 03.06.2013 tarihli, 2012/24187 esas, 2013/13193 karar sayılı ilamında, “Somut olayda, davacı işçi fazla mesai alacağını kanıtlamak bakımından tanık anlatımlarına dayanmışsa da, tanıkları dava konusu işyerinde çalışmamışlardır. İşyerinde 04.08.2008 tarihinden itibaren giriş ve çıkışlarda kartlı sisteme geçildiği anlaşılmaktadır. Anılan tarihten sonrası için fazla mesai yapılmadığı gerekçesiyle bilirkişi tarafından fazla mesai alacağı hesaplanmamıştır. İşyerinde aynı saatler arasında çalışma yapıldığına göre işyerinde çalışmayan davacı tanıklarının beyanlarına dayanılarak 04.08.2008 tarihinden önceki dönem için fazla çalışma yapıldığının kabulü mümkün değildir. Bu nedenle, fazla mesai alacağına ilişkin talebin reddi yerine kabulü hatalıdır. Davacı işçi, dava tarihinden önce kıdem tazminatı dışındaki dava konusu alacakları yönünden davalı işvereni ihtarname ile temerrüde düşürmüş olup, dava dilekçesinde temerrüt tarihinden, ıslah dilekçesinde ise dava tarihinden itibaren faiz istediğine göre temerrüt ve dava tarihi yerine, dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi ayrı bir bozma nedenidir.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece fazla mesai alacağı yönünden önceki kararda direnilmesine karar verilmiş ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.05.2017 tarihli, 2015/22-1094 esas, 2017/898 karar sayılı kararı ile, bozma sonrasında yapılan yargılamada davacı tanığı …’in davalı işyerinde çalıştığına ilişkin olarak SGK kayıtları getirtilip değerlendirilmek suretiyle verilen kararın bozmadan önce var olmayan belgelere dayandığından, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme olmayıp yeni bir hüküm olduğuna ve yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında davacının fazla mesai yapıp yapmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkeme, bozma sonrasında davacı tanığı …’in hizmet döküm cetveli ve işyeri kayıtlarını getirterek, tanığın davalı şirketin … Köyü E Karayolu Üzeri …/… adresindeki şubesinde 2004 yılı Mayıs ayından itibaren çalışmaya başladığını, çalışmasının 2008/9. dönemi dahil devam ettiğini, davacının çalıştığı 06.10.2004-12.02.2010 tarihleri arasındaki dönem içerisinde davalı işyerinde çalışan tanığın fazla mesai sürelerine ilişkin beyanlarının davacıyı ispatladığı sonucuna varmış ve fazla mesai alacağıyla ilgili hüküm kurmuştur.
Davacı tanığı …, 23.03.2011 tarihinde verdiği beyanda, 2004 yılının mayıs ayında davalı şirketin … şubesinde çalışmaya başladığını, burada 2 yıl çalıştıktan sonra … borusan limanında davacıyla beraber çalıştığını beyan etmiş olup, Sgk kayıtlarının incelemesinde davacı tanığının çalıştığı yer adresinin … olduğu görülmektedir. Davacı ise davalı şirketin Bursa şubesinde çalışmış olup bu hususta uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Her ne kadar mahkemece davacı tanığının davalı işyerinde çalışmış olması nedeniyle fazla mesai alacağı konusunda tanık beyanına itibar edilmiş ise de, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ve davacı tanığının kendi beyanıyla çalıştığı her dönemde davacıyla aynı şubede çalışmadığı, davalı işyerinin farklı şubelerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı tanığının davacıyla aynı şubede çalıştığı dönemlerin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça belirlenip buna göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, 13.06.2017 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.